5 Eylül 2009

Biri beni uyandırsın!!!

5 Eylül 2009

Kendimi bildim bileli hep saçma sapan rüyalar görürüm. Hani derler ya “romanlara konu olacak türden” diye, yok öyle değil benimki. Benimkiler fıkra niyetine anlatılır genelde. Arkadaşlar sağolsunlar, benim olmadığım ortamlarda, benim tanımadığım kişilerin yanında bile “ay bizim bir arkadaş var Yeniyetme diye,  geçenlerde şöyle şöyle bir rüya görmüş” diye reklam ederler beni. İsmim cismimden önce tanınır yani. O ortamda bulunan biriyle tanışma faslım da, “aaa o sen misin?” cümlesine eşlik eden salakça bir gülümsemeyle başlar.
Geçen gece yine öyle bir rüya gördüm ki, kendi kendime sormadan edemedim “lan Yeniyetme, ne var senin bilinçaltında??” diye.
Malum, evlenme çabalarındayım bu aralar. (“Bir an önce evleneyim, yoksa evde kalıcam” şeklinde bir çaba değil bu.) E, her gelin adayının da hayalinde bir düğün vardır. İşte kendi hayalimdeki gibi bir yerdeydim rüyamda. İşin güzel yanı da evlenen bendim. Allahım o ne güzellikti öyle. Etraf yemyeşil, tertemiz bir göl, gölün kenarına, bir kısmı da gölün üzerine gelecek şekilde yapılmış ahşap bir platform. E, öyle bir yerde de kafalarını tavuskuşu gibi yapmış kadınların ortada Ankara havası oynadığı bir düğün yapılmaz. Çok hafif bir müzik, herkes gayet şık. En güzel tarafı da, bu düğün için sadece 32 TL harcamışız. Hatta babam o kadar çok para ayırmış ki, kalan parayla bana çok şık, üzeri pırlanta işlemeli bir çanta almış.


Neyse işte, ben gölün diğer tarafından seyrediyorum bu manzarayı. Eee, gelin dediğin biraz geç girer değil mi salona? Gelin odasında bekliyorum. Çok yakın bir arkadaşım da (bu yazıda To diye bahsedelim ondan) yanımda, makyajını tazeliyor. Hatta evleneceğim insanla da To tanıştırmış beni. Buraya kadar her şey çok güzel. Ama o da ne??? Müstakbel eşim bir bayan! (Ama o anda bu o kadar normal geliyor ki bana, öyle büyük bir aşk var yani ortada) Üzerinde gelinlik, salına salına dolanıyor o da gelin odasında. İkimiz de o kadar mesuduz ki!


Ama mutluluklar kısa sürer değil mi? O arada diğer gelinin birkaç yakını gelin odasının önünden geçiyor platforma doğru gitmek için. Benimki onları görünce heyecanla koşuyor onlara doğru “aaa siz mi geldiniz” diye çığırarak. Şalap şulup öpüşüyorlar. (Kıskandım mı ne?) Sonra da onların peşine takılıp güle oynaya yürümeye başlıyor diğer davetlilerin yanına doğru. Benim bütün sinir sistemim yerinden oynuyor tabi o anda. Koşa koşa gidiyorum yanına. Başlıyorum söylenmeye “salak mısın sen, bizim birlikte girmemiz lazım oraya, hiç düğün kurallarını bilmez misin sen” falan diye. Ama meğer o benden daha cazgırmış. Bir güzel cırlayıp kavga ediyoruz orada. (Rezil karı. Bak yine sinirlerim bozuldu.) “Yok ben gelemem böyle şeye” diyip resti çekiyor ve ayrılıyorum. Dönüyorum gelin odasına. To da beni teselli etmeye çalışıyor, kendini suçluyor bir yandan da. O tanıştırdı ya bizi… Böyle olacağını bilsem tanıştırmazdım triplerinde. Bu sefer ben onu teselli etmeye çalışıyorum, senin bir suçun yok, onun öküzlüğü, hayvanlığı, gerizekalılığı falan diyerek.


Bu kadar olayın üstüne davetlilere bir açıklama yapmak lazım ama biz onu da yapmıyoruz. “Hadi gidelim” diyerek To’yla çıkıyoruz dışarı. Biniyoruz arabaya. Biraz ilerledikten sonra, hala gelinlikle dolanmak garibime gitmiş olacak ki, üstümü değiştirmeye karar veriyorum. Arabayı durduruyoruz ve dışarı çıkıp camları bir şeylerle kapatmaya çalışıyoruz. Güya ben arabada üstümü değiştirirken To da bir yandan dışarıyı kontrol edecek. Ben tam kapıyı açıp arabaya binecekken arkadan nur yüzlü bir amca geliyor yanımıza. Nur yüzlü dediysem, öyle beyaz sakallı, Sırlar Dünyası’ndan fırlamış gibi bir amca değil. Bildiğin yurdum amcası işte. Nasıl masum bir yüzü var. Sanki Var mısın Yok musun’a katılmışız da, o yarışırken biz 500binlik kutuyu açmışız da, canın sağolsun üzülme, senin suçun yok der gibi bir ifadeyle bakıyor yüzümüze. Adamın arabası mı bozulmuş ne, bizim arabaya binmek istedi. Bu devirde öyle her önüne gelen alınmaz arabaya ama adam bize o bakışla nasıl bir güven verdiyse artık, hemen tamam diyip üçümüz biniyoruz tekrar arabaya.


Devamını çok merak ettim, hala da ediyorum. Biz çıktıktan sonra düğün yerinde neler oldu, kim kime nasıl bir açıklama yaptı, o amca kimdi vs… Ama telefonun sesiyle uyandım işte. (Arayan da bir başka yakın arkadaşımın eski sevgilisi. Gerizekalı yaptığı onca şerefsizlikten sonra benden kızın numarasını istiyor.) Tekrar uyumaya çalıştım belki devamını görürüm diye. Uyudum ama bu sefer de rüyamda facebook profilimin bir hacker tarafından ele geçirildiğini gördüm. Tatmin etmedi yani.


To’ya anlattım bu rüyamı. Ben onun gazetedeki yorumcular gibi bir yorum yapmasını beklerken “lan nerden çıktı bu lezbiyenlik durumu?” dedi. Korktum valla. Artık neler dönüyorsa bilinçaltımda. Tamam, arada beğendiğim bayanlar falan olur ama valla kötü bir niyetle bakmadım ben hiçbirine. Töbe töbeee


Ayrıca belirtmeden geçemeyeceğim, babamın bana aldığı pırlantalı çanta çok şıktı. Normalde beğenmem öyle şeyleri ama bu bambaşkaydı ya. Nerde satılır ki o? Çakmasına bile razıyım…

0 kişi fikir şeyetmiş:

 
...YeniYetme... © 2008. Design by Pocket