21 Ekim 2009

Beni sizler yarattınız!

21 Ekim 2009
Bugün feci bir şekilde ilgi açlığı çekiyorum ben ya. Birileri beni sevsin, saçımı okşasın, bana topitop alsın, "sen bitanesin, mükemmelsin, eşin benzerin yok" falan desin istiyorum. Çok pis şımarasım var. Benim için şarkı söylesinler mesela "seeen olmasan canııııım ah bu hayat çekilmeeeeez" diye. Hatta şu ana kadar yapılmış şarkılar benim önemimi anlatmıyor diye yeni besteler yapsınlar. Sonra meşhur olsunlar, albümlerini bana ithaf etsinler. Her röportajda "Yeniyetme olmasa ben bir hiçtim" desinler.

Benim için bir kitap da yazsınlar. En çok satan kitaplar listesinde ilk sıraya çıksın. Kitap da bana ithaf edilecek tabi ki. Sonra o kitap senaryoya çevrilsin. Gişe rekorları kıran bir film olsun. Her dalda oscar kazansın. Herkes beni merak etsin. Bütün gazeteciler beni ilk bulan olmak için yarışsın. Sonra bir gün haber hayatına yeni atılmış bir muhabir bulsun beni. Bu ona büyük başarı kazandırsın. Genel yayın yönetmeni falan olsun benim sayemde. Gün boyu alt yazı geçsin bütün televizyon kanallarında "FLAŞ FLAŞ FLAŞ! Dünyayı kasıp kavuran şarkıların, kitapların ilham kaynağı Yeniyetme bulundu. Az sonra..." diye. Önce Ali Kırca'ya konuk olayım. Sonra bütün yabancı haber kanalları beni konuk etmek için sıraya girsinler. Bütün dünya beni konuşsun, beni sevsin. Hatta en cani insanların bile içine sevgi pıtırcıklığı yerleştirebildiğim, tüm dünya insanlarını ortak bir paydada birleştirebildiğim için bana Nobel Barış Ödülü'nü versinler falan...

Çok şey mi istiyorum ben ya? Sadece birazcık ilgi, şefkat...

İşte bugün Taksim'den eve gelmek için otobüse bindiğimde bunlar dönüp dolanıyordu beynimde. Trafik sıkışınca biraz etrafa bakayım dedim. Oy anacım o da ne! Karşı şeritte manyak bir araba! ( Manyak dediysem son model ferrari alan değil, şundan işte. Gerçi bu pembe gibi duruyor, beyazdı benim gördüğüm) O da trafiğin açılmasını bekliyor. Ağzımı açıp baktım arabaya. Çok param olacak ya hani, o zaman modifiye bis 126 ve yeşil micrayla birlikte bundan da mı alsam diye düşündüm kendi kendime. O arada arabanın sahibiyle göz göze geldik. Bir baktım, Yaprak Dökümü'nde kahvenin sahibi Ahmet. (Yusuf Atala'ymış adı. Eve geldikten sonra üstün çabalarım sonucunda buldum.) Ulan, dedim kendi kendime, bu adam ilerde "ben Yeniyetme'yi görmüştüm bir kere, ağzını maymun gibi açmış bana bakıyordu, inanabiliyor musuuun" diyerek herkese hava atar diye çevirdim kafamı. Çok pis tavır yaptım yani. Sonra pişman oldum gerçi. Halkla aramı iyi tutmam lazım. Burnu havada, kendini beğenmiş falan diye konuşmasınlar arkamdan.

Zaten sırf bu yüzden her yere otobüsle gidiyorum. Sizlere daha yakın olabilmek için. Siz olmazsanız ben Nobel ödülünü nasıl alırım ki? Sizsiz bir hiçim ben. Nolur sevin beni; bana ilgi, şefkat gösterin, bağrınıza basın. Çok sevgisiz hissediyorum kendimi.

Bu arada Nobel ödülümü de Yusuf Atala'nın vermesini isteyeceğim sayın yöneticilerden. Bugünkü tavrımdan dolayı özür baabında...

2 kişi fikir şeyetmiş:

cesetizleri dedi ki...

hımmm...
ah keşkem ah keşkem, ben de sevilmek istiyorum esasında sanırım bunu herkes istiyor. ayh ne boktn bir yorum yazdım özür dilerim :(

incredo dedi ki...

üzülme,gelip geçici bi hias bu :)

 
...YeniYetme... © 2008. Design by Pocket