31 Aralık 2009

Bu gece 10, 9, 8.. diye saymayacağım işte!

31 Aralık 2009
Yılın son gününe, yatağımda uzanıp Müge Anlı seyrederek başladım. Nasıl bitecek bakalım...

Benim 2010'a giresim yok ya. Oldum olası çift sayılara karşı bir gıcıklığım var zaten. Yılın ortasında doğmuş biri olarak yaşımı yıldan yıla değiştiriyorum. Yarından itibaren 28 demeye de başlarım artık. O da çift... Nefret ediyorum ya. 2011 olsun, 29 olayım, bir yaş daha yaşlanayım gerekirse ama çabuk geçsin bu yıl ya!

Bu gece herkes 10, 9, 8... diye geri sayarken benim gözlerim dolacak yine. Neden bilmiyorum ama o saniyelerde feci bir hüzün çöküyor benim üstüme. Çok saçma bir hüzün ama. "Ay bir yıl daha bitti, yine bi halt yapamadım, vah vah, tüh tüh" tarzında bir hüzün değil kesinlikle. Nasıl bir şey olduğunu da çözemedim ama çok duygulanıyorum işte ya. Hatta bu sefer ağlayabilirim de. Malum dönemdeyim, bu yüzden son birkaç gündür elimde nutella kavanozuyla uçan sineğin arkasından bile ağlayabiliyorum. Şeytan diyor ki, akşam 7-8 gibi iç bi sakinleştirici, uyu, sonra bir uyan sabah olmuş. Geçmiş bitmiş şu yılbaşı telaşı. Gerçi telaş yapacak bir şey de yok. Evde oturup televizyon seyredeceğiz. İçki yok, sigara yok... Ben ne yapayım böyle yılbaşını ya. Normal zamanda bile pek sevmem böyle ortamları, bir de yılbaşı muhabbeti olunca iyice geriliyorum. Gerçi öyle yılbaşında alemlere akalım, içelim çoşalım, dans edelim sabaha kadar, hatta Taksim'e gidip tacize uğrayalım falan diye heveslerim yoktur. Sevmem öyle çıstak çıstak müzik eşliğinde milletle dip dibe eğlenmeyi. Ama yine de azcık da olsa farklı olsun istiyorum işte. Gece 12'de sahilde durup havai fişek gösterilerini izlemek bile beni çok mutlu eder. Aman neyse ya, zaten ağlayasım var, bunu da bahane ederim ben şimdi.

Biraz önce boş boş duracağıma oturup düşüneyim dedim neler yaptım bu yıl diye. İstanbul'daki okula dönüşümün kesinleşmesi ve yılın son dönemlerinde işe girmem dışında pek bi "eşkın" olmadı sanırım hayatımda. ( Bak unutmuşum söylemeyi, işe girdim ben ya! Hem de bu sefer öyle diğerleri gibi saçma sapan bir iş de değil, nihayet kendi mesleğimi yapmaya başladım, muhabirlik yapıyorum lan! Bu konuyla ilgili ayrıntıları da yazayım bir ara.) Öyle işte... Arkadaşlarıma bakıyorum da, bu sene büyük bir kısmından düğün, kalan büyük kısmından da çocuk haberi aldım. ( Bu arada geçenlerde facebookta gördüm tesadüfen, Sasa da evlenmiş. şurada bahsetmiştim kendilerinden.) Millet yazmış facebookta, bilmemnerde yönetici olarak işe başladım falan diye. Yurtdışı gezilerinin fotoğraflarını falan koymuşlar. Ben bu yıl Taksim'e bile iki üç kere gittim sanırım :) Aman neyse, elbet bir gün ben de "büyük bi insan" olacağım. Kariyer hedefi bile yapmaya başladım, büyük gelişme yani. Biliyorum, en yakın zamanda bütün televizyon kanalı yöneticileri peşimde koşmaya başlayacak. Ama ben gözümü National Geographic Ana Haber Bülteni'ne diktim, onu ben sunacağım!

Şimdiden gerilmeye başladım bu akşam için. Zaman çabuk geçsin, girelim şu 2010'a da kurtulayım bu stresten ya. Sanırım bu akşam büyük ikramiye bana çıkmadıkça atamam ben bu stresi.

0 kişi fikir şeyetmiş:

 
...YeniYetme... © 2008. Design by Pocket